Yaşlanmayan Genç Tasarımlar

Stefanel’in baştasarımcısı Maria Maria, Türklerin trendleri yakından takip ettiğini, risk almaktan çekinmediğini söylüyor. Maria Maria bu sevginin kimi zaman stilleriyle öne çıkan İtalyan kadınlarını bile gölgede bıraktığı fikrinde…


2009, birçok marka için önemli bir yıl oldu. Hayır,resesyondan, zor ekonomik koşullarda hayatta kalma savaşından falan bahsetmiyorum. O da mevzu bahis elbet ama madalyonun neşeli yüzünde doğum günleri, kutlamalar, partiler var. Birçok köklü marka, tesadüfi bir şekilde, sonu 9 ile biten yıllarda kurulmuş. Dolayısıyla bu yıl kimi 20’sini, kimi 40′ını bitiriyor.


Trikolarıyla ünlü İtalyan markası Stefanel’de ise çifte bayram var. 2009 hem kuruluşlarının 50. yılına işaret ediyor hem de Türkiye pazarına girişlerinin 10. yılına… Doğum günü etkinliklerinden Türkiye de payına düşeni alıyor haliyle. Çarşamba günü Ortaköy’deki Esma Sultan Yalısı’nda düzenlenen gece, defile fakiri ülkemizin modaseverine ilaç gibi geldi. Yavaş yavaş mağazalara da girmekte olan sonbahar-kış koleksiyonunun sergilendiği gece için Stefanel’in baştasarımcısı Maria Maria da İstanbul’da bulunuyordu. Maria Maria, Stefanel’in son yıllardaki imaj değişiminin baş mimarlarından. Moda unsurunu örme parçalarına ve trikolarına gün geçtikçe daha çok katan Stefanel, hızla gençleşiyor. Ünlü fotoğrafçı Mario Testino’nun objektifinden çıkan Giselle’li reklam kampanyaları bunun en önemli işareti zaten. Sırada başka değişiklikler de var. Maria Maria ser verip sır vermemekten yana ama gelecek yıldan itibaren Stefanel’in mağazalarından koleksiyonlarına kadar birtakım yeniliklere gideceğini de öğreniyoruz.

- Stefanel’in İtalya dışında pek defile yapmadığını biliyoruz. Türkiye’nin önemi nedir sizin için?- Çok önemli. Çünkü Stefanel stili burada çok seviliyor. Türkiye’de en çok, çalışan kadınlara yönelik parçalar satıyoruz. Türk kadınları çok da resmi olmayan ve zarif, gündelik takımlarımızı çok beğeniyor.

- Türklerin modaya yaklaşımı, diğer ülkelere göre nasıl farklılık gösteriyor?- Aslında moda, kültüre bağlı bazı değişiklikler dışında, dünyada çok da farklı değil. Ama Türkiye’den en fazla ceket siparişi alıyoruz. Bir de Türkler canlı renklerden çok hoşlanıyor. Türk kadınları modaya çok düşkün. Hatta bu ilgi bazen İtalyan kadınlarını bile gölgede bırakıyor. Türk kadını risk almayı seviyor. Hem trendleri yakından takip ediyor, hem de stil sahibi görünmek istiyor. Dikkatimi çeken bir diğer şey de makyaja ve mücevhere olan merakları.

NİŞANTAŞI MODASININ PARİS’TEN FARKI YOK - Türkiye’ye daha önce de çok sık geldiğinizi biliyorum. Buradaki modayı nasıl buluyorsunuz?- Sokakta hem Avrupai hem de geleneksel stillere rastlıyorum. Gittiğiniz yere göre de değişiyor elbette. Nişantaşı’ndaki giyim-kuşamın, Paris’ten farkı yok. Kaldı ki ben geleneksel kıyafetleri de çok beğeniyorum. Topkapı Sarayı’nda gördüğüm eski giysilerden çok etkilendim mesela. Türkiye seyahatlerimde çok güzel kumaşlar, işlemeler bulabiliyorum. Özellikle İstanbul, çok ilham veren bir şehir. Gezdiğim bazı Türk tasarımcıların butiklerinden de çok etkilendim. Hatta modada Hindistan’ın yanı sıra Türkye ve Ortadoğu’nun da yükselişe geçeceğini düşünüyorum.

KAZAK ELBİSE OLUYOR, ATKI İSE PANÇO - Stefanel son birkaç sezondur ciddi bir değişim geçiriyor. Modaya çok daha yakın, çok daha genç…- Stefanel duygusal, rahat ve kullanışlı bir marka. Yaptığımız büyük beden kıyafetler bile zarif oluyor. Evet, markamız genç ruhu olan bir marka. Ama genç derken dediğim gibi, kendini genç hisseden, 40′lı-50′li yaşlardaki kadının da markası. Çünkü artık yaş sadece rakamdan ibaret değil biliyorsunuz. Orta yaşlı kadınlar eskisine göre çok daha genç. Bugünün 50′leri, eskilerin 30′ları. Yaptığımız koleksiyonda da genç hisseden tüm yaş gruplarını kapsamaya çalışıyoruz. Zamansız bir stile ve her bedene göre tasarım yapıyoruz bir nevi.


- Stefanel için en önemli olan şey triko ve örme parçalar. Triko neden önemlidir giyim kuşamda?- Son yılların trendlerine bakacak olursak, triko çok moda. Ama bunun gelip geçici bir şey olmadığını düşünüyorum. Çünkü triko hem zarafetinizi kaybetmeden hem de seksapelinizden ödün vermeden giyebileceğiniz, çok kullanışlı bir şey. Ayrıca triko teknolojisi de artık çok gelişti. Tek bir dikiş kullanmadan kıyafetler yapabiliyoruz. Bir de tabii trikoya getirdiğimiz yeni bir soluk var. Stefanel’de bir hırka, klasik anlamda bildiğiniz bir hırkadan ibaret değildir. Geleneksel bir parçadır hırka belki ama, bizim verdiğimiz yeni yorumla bambaşka ve çok daha modern bir parçaya dönüşür.

- Sadece hırkalar değil. Gördüğüm kadarıyla bu koleksiyonda kimi kazaklar elbise, kimi atkılar ise panço olarak kullanılmış.- Evet. Buna benzer parçalar daha önce de yapıyorduk ama ilgi görünce, ayrı bir koleksiyon hazırlamak istedik. Vice Versa, farklı şekillerde de giyilebilen kıyafetlerden oluşuyor. Mesela bir atkıyı alıp hırka olarak kullanabiliyor, istediğinizi yapabiliyorsunuz. Kıyafetin etiketine kullanma kılavuzu da koyuyoruz. İnsanlar yaratıcı sürecin bir parçası olmayı seviyor.

- İklim değişiklikleri sizin kullandığınız malzemeyi de etkiledi mi?- Evet. Çünkü artık gardırobunuzu mevsimlere göre değiştirmiyorsunuz. Kışın ince bir ipek elbise üzerine hırka giyip çıkabiliyorsunuz rahatlıkla. Biz de ona göre daha ince iplikler, farklı materyaller kullanmaya başladık tabii. İklim değişikliğinin sebebi, küresel ısınma, biliyorsunuz. Çevreye zarar vermemek için organik iplikler tercih etmeye başladık.

LOGO MANYAKLIĞI BİR SÜRELİĞİNE DURACAK - Modanın içinde bulunduğu durum için neler düşünüyorsunuz?- Bu zamanda herkes en iyi yaptığı şeyi daha iyi yapmaya yöneliyor. Çünkü insanlar artık trendlerden çok, aldıkları şeylerin kalitesine önem veriyorlar. Tasarımın da önemi arttı. Logo manyaklığı ve marka patlaması bu sürede biraz duracak. İnsanlar bir şeyi üzerinde marka yazdığı için değil, kaliteli bulup beğendiği için alacak.
Yeni sezon, 1980′lerin modern haliSohbahar-kış koleksiyonlarına bakacak olursanız, modacıların iyimserler ve kötümserler olarak ikiye ayrıldığını göreceksiniz. Kötümserler, dünyanın ekonomik durumu nedeniyle yeni şeyler denemekten çekinen, iyice klasiklere yönelen ve siyahlara bürünen isimler. Bir de ‘Bu durum geçici, enseyi karartmamak lazım,’ diyen ve yenilik denemekten çekinmeyen isimler var. Stefanel’in yeni sezonu da iyimser cephede yer alanlardan. Sonbahar-kış ana teması da 1980′ler zaten. Ama 80′lerin tekrarından çok, modern bir yorumunu görüyoruz. Dönemin güçlü şekilleri ve kimi zaman da vücudu ön plana çıkaran kıyafetler kullanılmış. Toprak tonları ve griler, siyahlar arasında canlı turuncu ve maviler göze çarpıyor. Derin V yakalar, triko kazak, elbise ve tulumlara seksi bir hava katmış. Asimetrik kesimler, fermuarlar ve yarasa kollar, koleksiyonu hareketlendiren diğer unsurlardan.
Artık her an mükemmel görünmek zorunda değilizStefanel’deki değişiklikler, koleksiyondaki parçalar kadar imaj çalışmalarında da gerçekleşiyor. Reklam kampanyalarını dünyaca ünlü fotoğrafçı Mario Testino çekmeye başladı. Markanın yeni yüzü ise, son birkaç sezondur Gisele Bündchen. Maria Maria da bu değişimin, en az tasarımlardaki yenilik kadar önemli olduğunu düşünüyor. “Bence Gisele gerçek bir Stefanel kadını,” diyor ve devam ediyor: “Duygusal, güzel, akıllı, zarif, kibar ve mütevazı biri. Modayı çok seviyor. Yeri geldiğinde alabildiğine şık ama onu jean şort üzerine bir tişörtle de görebilirsiniz. Artık yeni kadınlar da öyle zaten. Her zaman güzel olmak zorunda olmadıklarını anladılar. Bundan birkaç yıl öncesine kadar kendimizi erkeklere beğendirmek, güzel ve güçlü olduğumuzu göstermek için çok çabalardık. Artık her an mükemmel görünemeyeceğimizi anladık ve rahatladık.”

Modaxa.com